Beyaz porselen tabakta koca bir dilim pasta… Yumuşacık keki, vanilyalı kreması ve çikolata parçalarıyla daha çatal darbesi almadan iştahımızı kabartmaya yeter. Akşam yemeğinden başlarız düşünmeye. Saat tam 9’da fırına girecek sütlacı... Biz, Halil ve Gözde olarak tatlılarımızı akşam yemeğinden sonra yeriz hep. O yüzden; tatlı, bizim için akşamüzeri huzurudur. Ne kadar çok anlamı var tatlının. Kişiden kişiye… Tatlının, beynimiz ve psikolojimizle olan etkilerini anlatacağımız bu postta, ilk olarak; Tatlının, katılımcılarımızın bilinç altındaki psikolojik çağrışımlarını öğrenmek sebebiyle onlardan “Tatlı benim için ….. ‘dır/dir” cümlesini tamamlamalarını istedik. Anketimize katılan çoğunluğun, tatlıyı mutluluk kaynağı olarak görmesinin altında yatan gerçeği, Prof. Dr. Aytül Serpel bizlere bu yazısında anlatıyor. Çikolata örneği verilerek anlatılan bu yazıda ise dopamin hormonu ile tatlı yediğimizdeki mutluluğumuzun ilişkisi açıklanmış. Ancak bu kaynakta anlatılana göre bu mutluluk pek de uzun sürmüyor. “Siz siz olun beyninizin: Evet o tatlıyı ye! Ye de mutlu olalım!? sözüne inanmayın” şeklindeki ifadeler seretonin ve endorfin hormonları üzerinden açıklanmış. Tatlı yiyip mutlu oldukça, beynimiz bize: “daha fazla tatlı” sinyalleri gönderiyor. Bu durum ‘şeker bağımlılığı’ dediğimiz hastalığın en büyük sebebi. Biz de katılımcılarımızın şeker bağımlılığına aday olup olmadıklarını merak ettik ve yaşları 18-64 arasında değişen eşit sayıda erkek ve kadın katılımcılarımıza tatlı yeme sıklıklarını sorduk: Günde 1 defa tatlı tüketen katılımcılarımız çoğunlukta. Onları, haftada 3-5 defa tüketenler takip ediyor. Peki, bu kadar sıklıkta tatlı tüketilmesinin altındaki neden ne? Tatlı severler, karınlarını doyurmak için veya psikolojik olarak kendilerini tatmin etmek için tatlı yiyor olabilirler mi? İşte bu soruları katılımcılarımıza sorduk: Görüldüğü üzere katılımcıların çoğunluğuna göre tok olmak tatlı yememek için bir kriter değil. “Tatlının fiziksel zararlarının farkında mısınız?” sorusuna tüm katılımcılarımızın “Evet!” cevabına rağmen büyük bir oran, tatlı yedikten sonra pişmanlık duymadıklarını belirtti. Katılımcılarımızın büyük çoğunluğunun tok olsalar dahi, tatlı tüketmekten pişman olmadıklarını ve tatlının onlar için bir mutluluk kaynağı olduğunu anketlerimiz sonucunda öğrendik. Peki tatlı tüketmek, vücudumuz için de aynı şekilde bir mutluluk kaynağı mı yoksa verdiği zararlarla vücut sistemimizi üzüyor mu? Bu soruya cevap verebilmek adına sizler için aşağıdaki fotoğrafları derledik. Tatlı yemeyi düşündüğümüz andan, sindirim aşamasına kadar vücudumuzdaki tüm etkilerini; bu bilgilendirici fotoğraflarla daha iyi anlıyoruz: Fotoğrafların altındaki metinlerden anlaşıldığı üzere, tatlı yemek vücudumuza büyük ölçüde zarar veriyor. Ancak beynimiz duyduğumuz haz ile beraber bizi daha fazla tatlı yemek için yönlendiriyor. Şeker içerisindeki maddelerin etkisiyle, bağımlı hale geliyoruz. Tatlıyı mutluluk kaynağı olarak gören ve günde 1 defa veya haftada en az 3-5 defa tatlı tüketen katılımcılar, maalesef psikolojik rahatlamanın da ötesinde fiziksel olarak bağımlı halde olabilirler. Tatlı yemenin, vücudumuzdaki etkilerini bilimsel terimlerle öğrendik. Peki, ya psikolojik etkiler? Şimdi de, tatlı yemenin psikoloji ve beynimize olan etkilerini daha detaylı görebilmek amacıyla sizler için listelediğimiz videolar: 1) Neden Tatlı, Bizi Bu Kadar Mutlu Ediyor? “Haydi sufle yiyelim!” “Akşama güzel bir sütlaç hazırlayalım!” Bu ifadeleri duymak bile birçoğumuzun modunu yükseltmeye birebir. Hatta ‘tatlı’ kelimesi, insanların gözünde öyle önemli bir halde ki: “Çok tatlısın!” iltifatında bile yer ediyor. Peki, tatlı yerken, hatta sadece kelimesini duyduğumuzda bile bu kadar mutlu olmamızın sebebi epizodik hafıza yani uzun süreli belleğimiz olabilir mi? İşte bu sorunun cevabını öğrenebileceğiniz bir video *Ayarlar butonundan Türkçe altyazı şeçeneğine tıklamayı unutmayın! |
|